kinodelia-müzik
Benim yolum dünyanın daha taze bir algılanmasının yaratımına doğrudur.


MÜZİKTEN BEKLEDİĞİMİZ

İnsanın, daha konuşmayı öğrenmeden önce doğadaki çeşitli sesleri taklit etmeye çalıştığı ve bu şekilde konuşmayı öğrendiği bilinir. İşte, çağlar boyunca bu taklit ihtiyacı, gelişim sürecinde dış belirleyenleriyle de birleşmiş ve ortaya bir anlatım yöntemi (sanatı) çıkarmıştır: Müzik.

İnsan düşüncesinin ve yarattığı sistemlerin değişmesi ile müzik sanatının algılanışında ve ortaya konulmasında da değişik yaklaşımlar benimsenegeldi. İlkel komünal toplumdan günümüz kapitalist toplumuna kadar bütün toplumsal sistemlerde, sanat ve özel olarak müzik, sanatçıya gökten birilerinin zembille indirdiği bir esinleniş olmamış, toplumsal dolayımların şu ya da bu şekilde sanatçının estetik algılayışıyla birleşmesi sonucu ortaya çıkmış araçlar olmuşlardır. Bu açıdan müzik, yaratanın elinde bir araca dönüşmüştür: Dünyayı (dünyasını) anlatma aracı. İşte bu noktada, sınıflara bölünmüş dünyada müzisyen için bir tercih sorunu belirmektedir: Anlattığı dünyanın değiştirilmesine ya da onun devamına hizmet edecek müzik yapmak.

Sınıflı bir toplumda egemen sınıf, iktidarını; kendi çıkarlarını insanlığın çıkarlarıymış gibi göstererek sağlar. Günümüz açısından baktığımızda da bu süreç böyle devam etmektedir. Kapitalizmin ideologları ve propaganda merkezleri aracılığıyla yaygın olarak sürdürülen propagandaya göre, piyasanın özgür ve sınırsız olması, insanlığın da özgür olması demektir; bugünkü sistem son ve olabilecek en adil sistemdir vs...Bu demagoji, sadece kaba medya propagandası olarak var olmamakta, aksine kültür-sanat alanında çok boyutlu olarak bir virüs gibi yayılmaktadır. Ayrı bir tartışma konusu olan, bu yayılmanın nedenlerini bir yana bırakırsak, sanatçının sorumluluğu bu yayılmayı durduracak ve virüsü de ortadan kaldıracak çabaların bir parçası olabilecek eserler yaratmaktan geçer. Yukarıda da sözünü ettiğimiz gibi, örneğin bir müzisyene düşen sorumluluk var olan dünyayı anlatan, onun değişmesine katkı sunan ve giderek yeni kurulacak olan dünyayı anlatan ürünler vermesidir.

Ancak bunları söylerken elbette estetik kaygıları ikinci plana itmiyoruz. “Müzisyen (ya da sanatçı) eserlerini yaratırken, o eserin değiştirici-dönüştürücü olmasını sağlamalıdır” diyorsanız, zaten bir estetik sorununu da belirtmiş olursunuz. Çünkü, değiştirici-dönüştürücü bir sanat eseri ortaya çıkarabilmek için, değiştirici-dönüştürücü ideolojik perspektife sahip olmak yetmez, aynı zamanda değiştirici-dönüştürücü estetik algılayışa da sahip olmak gerekir.

Bu sayfanın açılması, müziğin yaratılış ve algılayış biçimlerinin, bunların toplumsal mücadeleler nezdinde yarattığı etkilerin, insanın varoluşunu duyumsatan estetik yanının tartışılması veya bu eksende yapılacak bütün işlerin gözden geçirilmesi ve daha bilinçli, değiştirici-dönüştürücü niteliğe sahip, daha ‘güzel’ eserlerin yaratılmasının önünün açılmasının önemli görülmesinden kaynaklanmaktadır. Bu yönde yürütülen çabalara belki küçük de olsa bir katkı sağlayabilirsek, düşündüklerimizi (belki de düşünemediklerimizi) hayata geçirmiş olacağız. Bu anlamda, müziğin, müzik dünyasının içinde bulunduğu durumun ve bu dünyanın bileşenlerinin eserlerinin tartışılmasına ve bilgi aktarımlarına ‘ev sahipliği’ yapmanın ötesinde bir iddiamızın olmadığını söyleyebiliriz. Fakat yukarıda dar bir çerçevesini çizmeye çalıştığımız görüşlerin de sahibi ve takipçisi olacağımızı da söyleyebiliriz.

Müziği algılayışımız ve müzisyenlerden beklediklerimiz konusunda ise Nuray Sancar ve Murat Polat’a katılıyoruz: “Müzisyenlere duyurulur: Evet, emeğin müziğini istiyoruz; insanın kendi elleriyle kuracağı yeni bir dünyaya doğru yürüyüşte umut, coşku, mücadele azmi verecek estetik kavga silahları verin bize.” (Evrensel Kültür, sayı 68)

grga

kinodelia